Kızıl Çakralı Kunoichi

Rüzgarın sert estiği uzak diyarlarda at süren kuvvetli insanlar dikkat çekiyordu.

En güçlü görünen adam bağırdı,

‘Koş, İchi, koş!’

İchi, büyük kara parçasının üstünde uzanıyordu. Bağırışlar sebebiyle irkildi ve birden sertçe yere düştü.

İchi, güneydoğudaki Ryuta Bölgesi şefinin kızıydı. Ona bağıran adam babasıydı.

Ryuta Bölgesinin toprakları çok verimsiz olduğu için çiftçilik çok zordu. Bu yüzden yaşamak için avcılık ve toplama yapmaları gerekiyordu.

Oeki boyunun belli bir inancı vardı, kişi her zaman kendini koruyabilmelidir.

Boy ahalisi, kısa kılıç ve kunai gibi hafif silahlar taşırdı.

Son zamanlarda eğitimleri katılaştı. Turina Nehrinin karşısındaki komşuları Sonan Boyuyla toprak savaşına girdiler.

Oeki Şefi, Sonan Boyuyla anlaşmaya çalıştı ancak güzel haberlerle geri dönemedi.

Bu olay, gelecekte babasının yerini alıp topluluğun şefi olacak olan İchi için önemliydi.

İchi, şefin kızıydı. Neşeli, yetenekli ve başkalarına karşı merhametli.

Kavurucu yaz, Ryuta bölgesini çoraklaştırmıştı.

Kuraklık sürüp insanlar bitap düşmeye başladıığında, İchi’nin burnuna bir su damlası düştü.

Çok küçük olmasına karşın büyük ihtimalle yağmurdu. İchi, heyecanla atına atladı ve dörtnala Trunia Nehri’ne gitti.

Nehir kenarında dinlenirken, nehrin karşı tarafında baygın bir kadın gördü.

İchi, kadını da atına alıp hızlıca kasabaya döndü.

Kadın, bilincini kaybetmek üzereydi. Oeki topluluğu, kadın uyanana dek onunla çok iyi ilgilendi.

Kadın, Sonan boyundan olduğunu itiraf etti. Yasaları çiğnediği için neredeyse öldürüleceğini söyledi.

Sonan boyundan olduğunu duyduklarında şaşkınlıklarını saklayamadılar.

Şef, onay vermeyen bir şekilde başını sallasa da İchi, kadını aralarına alması için babasına yalvardı.

 İchi’nin bu ricasıyla, Oeki boyu, Sonan kadınını kabul etti.

Kadın iyileşti ve bir gece İchi’yi uyandırarak ona bir şey göstermek istediğini söyledi.

Sonan kadını, Sonan boyunun geleneksel silahını tutuyordu.

O kadar büyük bir silahtı ki tüm vücudunu sarıyordu.

Dış kısmı çok keskin bir bıçaktı ve Sah Çakrası olarak adlandırılmıştı.

İchi, Sonan kadınının, Sah Çakrası kullanarak yaptığı hareketler karşısında büyülenmişti.

Bıçak, bir yıldız gibi gökyüzünü aydınlatıyordu.

İchi’nin yüz ifadesini gören Sonan kadını, memnuniyetle bıçağın gizli anlamını açıklamaya başladı

Sah Çakrasının yuvarlak keskin tarafı, her şeyle barışık olmayı ve yaşam ölüm döngüsünü simgeliyordu.

İchi, o zamanlar bunun ne anlama geldiğini anlamamıştı ancak silah çok ilgisini çekti.

O günden sonra, Sonan kadını yardımıyla Sah Çakrasını öğrenmeye karar verdi.

İchi zamanla, Sah Çakrasında ustalaşmaya başladı ve hayatını cehenneme çeviren bir olay yaşandı.

Sonan boyu, kadını bulduğunda kadın, kaçabilecek hiç bir yeri olmadığını biliyordu.

Durumunu değerlendirdi ve bir mektup gönderdi. Sonan boyunun, Oeki’yi istila etmesine yardım edecekti

Bunun karşılığında özgürlüğünü talep etti.

Akşamın erken saatlerinde İchi’nin uykusu geldi ve derin bir uykuya daldı.

Uyandığında, köyü alevler içindeydi. İnsanlar, karmaşa ve panik içinde kaçışıyordu.

Bazıları, askerlerle savaşıyordu.

Köye tam bir kaos hakimdi.

İchi, yerde duran bir kısa kılıcı aldı ve savaşmaya başladı. Fakat tüm gücünü kullanamıyordu.

Sonan kadını, içme suyuna bir şey katmıştı.

Fakat, tek sorunu bu değildi. Sonan boyunun Sah Çakrası bu durumda kullanılamayacak kadar büyük bir silahtı.

Sonan boyu, yeterli askeri olmadığı için, Oeki’yi istila edemedi.

Ama bugün Oeki boyuna üstün gelmeyi başardı.



Sonunda Oeki boyunun tamamı, Sonan boyu tarafından öldürüldü ya da esir edildi.

İchi, kabilesinin yardımıyla ormana kaçmayı başardı.

Ormanda günlerce ağladı. Bütün umutlarını yitirmek üzereyken büyük ay dikkatini çekti.

Zorlukla ayakta duruyordu ama hayatta kalıp Oeki boyu diyarına dönmeye yemin etti.

Trajedi henüz sona ermemişti.

Halkını öldürmek için kullanılan bir Sah Çakrasını aldı. Karmaşık duygular hissetti ama öfkesi ağır bastı.

İyiliklerine kötülükle karşılık veren nankör Sonan kadınını aramaya koyuldu ama çoktan Ryuta Bölgesini terk etmişti.

Kalbinde büyüyen umutsuzlukla, babasının mezarını ziyaret etmeye gitti. Orada kendini bıraktı ve kısık bir sesle şunları söyledi.

“Sah Çakrası ile intikam alacağım. Ay solup, dünya kızıla boyanana kadar durmayacağım.”